Birini insanlara
gösterdiğiniz, diğerini kendinize sakladığınız, bir üçüncüsünün ise farkında
bile olmadığınız tüm yüzlerinizi alın ve galaksilerce uzağa gidin.
Satın aldığınız
materyallerden aldığınız haz kadar anlamsız anılarınız, taptığınız kağıt
parçalarının çokluğuyla ölçülen yaşantılarınız, herkesle paylaşmaya pek meraklı
olduğunuz ‘küçük’ mutluluklarınızla birlikte uzaklaşın.
Yüreğiniz kan revan
içindeyken oynadığınız gülen yüz maskeli oyunlarınızı, herkesle ve her şeyle
dalga geçerek inşa ettiğiniz kişilik hegemonyasını ve çevremde yarattığınız
gereksiz gölgelerinizi de alın ve beni fıçımda, yalnız başıma, yalın
ayaklarımla bırakıp gidin.
İlişkilerinizin yalancı
sureti, aşklarınızın klonlanmış sahteliği, yangın yerine dönmüş idlerinizin
üstünü örtmek üzere battaniye olarak kullanmak için süperleştirdiğiniz
egolarınız ve bile isteye köleleştirdiğiniz gözü bağlı yaşantılarınız kadar
dünyanız. Ve öylesine her şeye sahip olduğunuzu sandınız ki aynılıklar sıranızın
dışına taşmış en küçük bir söz kadardı tahammül sınırlarınız.
En çok da sahip olmayı bir halt sandınız.
En çok da sahip olmayı bir halt sandınız.
Heyecanla kabul
ettiğiniz her felsefe ve şiddetle reddettiğiniz her düşünce kadarsınız.
Kaybedecek çok şey elde
etme hırsıyla geçti günleriniz ve aslında bunların size sahip olduğunu anlayamadan
taşlarınızı dizdiniz. Sonra özenle hamlelerinizi planladınız ve hevesle oyuna
başladınız. Siz mükemmel oyuncular olduğunuzu düşünürken içimden güldüğüm tüm
yalanlarınız, birkaç hamle sonrası görünen basit yanılgılarınız, insanları
yaftaladığınız sıfatlarınız, çok karmaşık ve farklı yaşamlarınız, paşa gönüllerinize endeksli alışkanlıklarınız, uymaya
çok meraklı olduğunuz toplumsal normlarınız, özenle mubahlaştırdığınız
günahlarınız ve sadece ten ve terle sınırlı dokunuşlarınızla beraber yok olun.
Ben bu oyunda yokum. O
yüzden uzak durun.
Evet, mızıkçılık
yapıyorum. Bu yüzden beni dışlayın. Yazdıklarımı yüzünüzde alaycı tebessümlerle okuyun. Ben konuşurken
içinizden kahkahalar atarak dinleyin. Ki böylece beni sevmeyin, hatta benden
nefret edin. Ve kolayca kaçıp gidin.
Ben bu oyunu oynamak
istemiyorum. Gerektiğinde tüm oyunları bozmaya çalışıyorum ve itiraf ediyorum
bunu yaparken çok eğleniyorum. Çünkü ben yaşadığım boktan gezegenden gülünç bir
kukla tiyatrosu izliyorum.
Ben aslında en başta
kendimi kovuyorum ama yine de önce siz gidin.
Varlığımı unutun. Etrafımdan
yok olun.
Tüketim
saçmalıklarınızı, moda bloglarınızı, çarkı döndüren çok değerli yaratılarınızı,
diyet saçmalıklarınızı, tarihin kötü bir ekosu olan devasa yapılarınızı, kişisel gelişim zırvalıklarınızı, taptığınız
para imparatorluklarını, yalancı görüntülerle özenle süslenmiş aptal
kutularınızı da beraberinizde alıp gidin ve benden uzak durun.
Çünkü ben sizinle oynamak
istemiyorum.
Ve ben bu oyunda zaten en
baştan beri yokum.
3 yorum:
Anlatımınız çok başarılı,beğenerek okudum.Tebrikler:)) Yeni yazıları bekliyoruz :))
Çok başarılı olmuş. Bu tarz yazılar sana daha çok yakışıyor sanki. Bu tarz bir yazın daha vardı başlığını hatırlayamadığım. Gerçekten çok iyi. Yolun açık olsun..
gayet başarılı devam..
Yorum Gönder