Sayfalar

28 Haziran 2013 Cuma

Ben Bir Hikayeciyim

Ben bir hikayeciyim. Hikaye satarım. Geceleri sabahlara kadar garip ve ürpertici öyküler yazar, gündüzleri hurda karavanımla yollarda dolaşıp dinlemeye meraklı insanlara okurum. Hiçbir yere, hiçbir dine, insana, mekana, zamana ve ideaya ait değilim. Ben bir hiçim. Hikayelerimi dinlemek isterseniz buyurun şöyle oturun ve layık gördüğünüz parayı lütfen şapkamın içine koyun. 

Günde 5-6 kez yıllardır ezberlediğim bu cümleleri tekrarlıyorum. Ve hayır. Bundan hiç sıkılmadım. Bu cümleleri yazdığım hikayelerden bile çok seviyorum. 68 model hurda bir karavanım var. Bana ait olan ya da benim ait olduğum tek şey. Aidiyetlerden uzaklaşmak için bile bir şeye ait olmamız gerekliliği ne acı. Aynı zamanda da komik. Yine de az çoktur bana göre. Ne kadar az şeye sahip olursak o kadar özgürüz. Materyaller, mülkler,  fikirler, evler, dinler, aileler hepsi çelikten birer pranga insanoğlunun zihninde. Sahip olduğumuz, benimsediğimiz ve inandığımız kadar yokuz. 

O yüzden hatırlayamadığım kadar uzun zamandır hiçbir yere gitmeyen yollardayım. Üzerimde kirlendikçe benzincilerin tuvaletlerinde yıkayıp kuruttuğum iki eski elbisem, sadece hikayelerimi okurken çıkarıp önüme koyduğum kara bir şapkam ve çıplak ayaklarımla bilinmeyene doğru gidiyorum. Bunlar dışında sahip olduğum tek şey koca bir tomar saman kağıt ve bir sürü kurşun kalem. Kurşun kalemin kağıdın üzerinde ilerlerken çıkardığı cızırtıyı ve ahşap kokusunu seviyorum. Ha bir de hem kalemlerimi açmak, hem de sözde kendimi korumak için kullandığım körelmiş, eski bir çakım var. Tüm sahip olduklarım bunlardan ibaret. O kadar ki bir cinsiyete hapsolmamak uğruna  rahmimi bile aldırdım. Ama yazdığım hikayeler sayesinde kendimi koskocaman bir dünyayı avucumun içinde tutuyor gibi hissediyorum ve bu duygu gerçekten muhteşem. Dediğim gibi ben sadece bir hikayeciyim ve hikaye yazmak için kendime bile ihtiyacım yok. 


Önceki gece devasa bir böceği kesip iç organlarını pişirip yaptığı sandviçi yerken aynı şekilde işlenmiş bir cinayete tanık olan bir adamla ilgili bir hikaye yazdım ve aslında bir kurgu değildi, 'adam' kısmı hariç hepsi doğruydu ve oldukça boktan bir hikayeydi. Ama dinleyicilerim bunu çok fantastik ve sıra dışı buldular ve bu sayede dün geceki hikayemi, yani kendi hikayemi bir şişe mis gibi köpek öldüren sayesinde yazabildim. Bazen hayat çok güzel olabiliyor. 

Bir önceki gece yazdığım hikaye sonsuz yıllar önce, karlı bir kış gecesi bir barda tecavüze uğrayıp ölen bir tanrıçayla ilgiliydi. İnsanlar yazın ortasında ellerinde soğuk içecekler ve kumlu ayaklarıyla böyle dehşet hikayeleri dinlemeye bayılırlar. Ve bu benim zerre kadar umurumda değil. Çünkü ben yazın bu sıcağında dondurucu iklimlerde geçen vahşi, kanlı ve karanlık hikayeler yazmayı seviyorum. Kim ne derse desin, hangi dine, etiğe veya fikre sığınırsa sığınsın insanlar kanı sever. Ana rahmindeyken bile kanla beslendiğimiz içindir belki de. Çünkü kan sıcaktır, ılıktır ve tatlıdır. 

Daha önce de söylemiştim di mi, ben basit bir hikayeciyim; bir saat sonra bile ne olacağını, nerede olacağını, ne yapacağını ve ne yazacağını bilmeyen ve bilmek de istemeyen. İnsanlarla tek bağım kurgularım. Ve dünya bana yazmaya değer vahşi bir hikaye sunmadığı sürece umurumda değil. Yüksek idealler, garip fikirler, sıra dışı eylemlerle onu düzeltmeye, değiştirmeye ve güzelleştirmeye çalışmam. Bence şu an olduğu vahşi, kanlı ve acımasız haliyle çok daha iyi. Ya da diğer bir deyişle ne kadar acı çekersek - ya da kötü kokarsak - o kadar iyi. 

Ben bir hikayeciyim ve kendimi tanımladığım tek kelime bu. Kadın değilim, yazar değilim, yalnız değilim, seyyah değilim, ait değilim. Ben bir hiçim. Yollarda hikayeler biriktirir, onları satar, şarap alıp yeni hikayeler yazar ve sonra yine onları satarak geçinirim. Ve tüm hikayem bundan ibarettir. 

Şimdi, eğer hikayemi beğendiyseniz layık gördüğünüz parayı şapkama bırakın. Yok eğer beğenmediyseniz başka bir yolda ve başka bir hikayede karşılaşmak üzere hoşçakalın... 


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir gün karşılaşsak ya bir yol kenarında sabaha kadar dinlesem hikayelerini cümlelerinin bağımlısı oldum daha çok yaz kadın okuyalım en azından.