Sayfalar

13 Eylül 2014 Cumartesi

kullanılıp atılmaya kıyılmayan mendiller koleksiyonu

telefonda söylemek istemedim, böyle aşk olmaz
çünkü her yıl dönümünde -ister doğum, ister evlilik-
aldığın hediyeler ömrünü çürütüyor,
bak işte artık beni içine çekme
belli ki kokum seni öksürtüyor

telefonda söylemek istemedim, ben ankara'ya taşınıyorum
istanbul'un vapurlarının ecdadını sikeyim, beni deniz tutuyor
korktuğumu düşünüyorsundur
şimdi sana gülen herkesle öpüşüyorsundur
uzak manzara arayıp bakmak için gittiğin deniz kıyılarında
bulamadığın her doğru adam için bir yabancıya dönüşüyorsundur.

yukarı bakıyordum
çünkü elbet herkesin yukardan aşağı atacağı bir anahtarı vardı
varoluşuma düşmanca sözler ettin
düşmanca olmayanları uygun birer tava olarak benimsedim;
porselen, kaygan, sorgulamayan.
kızdın sen, ben panik.
kırdırdım kendimi
mutfak tezgahına vurdurdum
tam ortamdaki çatlaktan, başparmak yardımıyla içimi açtırıp
akıttım beyazımı kalitesiz hayvansal yağın üstüne
pişmemi beklemedin, gittin,
haklıydın ve yine de çok tatlıydın
söyleyecek sözüm yoktu
hayatımdaki kötülükler, gülüşünden çoktu
haklı olduğun tüm konulara karşı
elimden gelen tek şey kandı
telefonda söylemek istemedim
karşıya geçeceğim de
fazla şırınganız var mı?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

öyle bloglar varki sürekli,an be an takip etmek istediğim,okumak istediğim,ruhumu yalnızlar kıyısına çekip sadece yazılanlara odaklanmak istiyorum...ama içinde bulunduğumuz kahrolası insani sistemler kendimize vakit ayırmamıza engel oluyor...fakat siz yazmaya,çalışmaya devam edin biz gıyabında ben okumaya,okutmaya çabalıyacam efenim...iyik varsınız ;))

Adsız dedi ki...

Hayatımın o kadar içindesiniz ki sizi dinlemediğim ya da okumadığım bi gün sanki yemek yemeyi unutmuşum da başım dönüyormuş gibi.Kaan sadece seninle tanışma umuduyla İstanbul'da bi okula gitmek için canımı dişime takıp ders çalışıyorum .Seneye bu zamanlar yeni bir arkadaşın olabilir .Ufak tefek sarışın biri :)