Sayfalar

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Haberler güzel

Vakit kuşluk, kalbim pişmanlık dolu
Her sırrı bildim, markette üzüldüm
Bu yıl daha kötü şeyler oldu
Sense ayna tuttun,
Aynaydın ya da;
 ihtiyaç duyduğum mor anlarda; köşelerimde, mutfaklarımda durdun
elimle koymuş gibi sevdim ve biriktirdim seni
Ve ben hep kendimi,
kandıracak bir 15 dakika bulurdum
Yürüyüp koşar,  bahçeli bir evde uyurdum
Ah oklarımı kendim sökebilseydim vücudumdan
İşte o zaman Erken kirlenmiş bir tişört gibi
Balkonda tek başıma kururdum. 

19 Temmuz 2015 Pazar

Ellerimde bir yabancının sesleri

Sonra gidişin geliyor aklıma,ardına bile bakmadan arkanı dönüşün,beni hiç sevmeyişin değil aslında kimseyi gerçekten sevemeyeceğin geliyor aklıma.Avucum da taşıdığım onca yabancının sesini duyamayışım,dokunup da hissedemeyişin bakıp da göremeyişin,şimdi geliyor aklıma aslında hiç olmayışın.Böyle şeyler kalabalıkları ilgilendirmez tabi,o yüzden yalnız içenler için barların uzun masaları ve otuz beşlik rakıları vardır,ben ve benim gibi adamlar için bazı uyuşturucu madde satan adamlar.Tek gecelik kadınlar vardır.Zihninin derinliklerinden gelen,aslında seni sen yapan varsa sana onları fısıldayan sesler vardır ama bunu duymamızı engelleyen bir o kadar kalabalıklar vardır.İşte tam da bu yüzden çalınır en sevilen şarkılar.Bu yüzden anlam kazanır en derin şiirler,bu yüzden vardır en yakın dostlar.

Kimsenin gidişi gelişi gidişi kadar afilli olmaz,o yüzden vardır hasret duvarları bütün bunlar olmasa onlar da olmaz.Daha sık duyulmaz belki yabancıların sesleri o zaman,çünkü hiç bir yara kendiliğinden kanamaz.Yeni bir başlangıcın izleri vardır herkesin sahte gülüşünde kimse kimseye gerçekten yaklaşamaz.Daha dün gibi yaşanmışlıklar vardır belki de,uzaklarda değildir tüm bu hayal kırıklıkları o yüzden vardır bütün o yalanlar.Herkes mi dimdik durmak ister gerçeklerin önünde,belki de o yüzden hiç anlaşılmaz bizim gibi insanlar.

13 Temmuz 2015 Pazartesi

İçerenköyde eczane aradığımız günü hatırlarsın

Yazlık hüznü diye bir şey var
akşamüstlerinin hafif rüzgarlı güzel sokakları da bunu bilir
Bende de biraz vardı ama sana hiç göstermedim, 
Zira Eskimiş yaz günlerini özlemiş gibiyim.
Çiçeklerle boyuyordum odamızı
Ten renginle doyuyordum süte ve bilimum süt ürününe

O kadar saydamdın ki görünüyordu içtiğin su
Genzinden midene dökülürken
Bense tüm bunlar oluyorken 
Her şeye biraz daha az tahammül ediyordum
Normali unutuyor, bazı güzel yaradılış özelliklerimin 
Kötü getirilerini sana yansıtıyordum;
Ne de olsa iki aşıktan ziyade uydu olmuştuk birbirimize
Ama ben sana hiç ayak basmadım.

2 Temmuz 2015 Perşembe

Son biranın ilk yudumu

Doğuyor yine en karanlık geceler,
Söylenecek son bir söz bile kalmadı.

Görülecek bir çift göz o kadar uzaktaki;
Araya girecek bir sevda yükü bile kalmadı.

Her şey o kadar çok yarım kaldı ki;
Boşluğu dolmayacak hiçbir şey olmadı.

Zaman ilerledikçe degişti hayatın manzarası,
Dönüp bakmaya kimsenin mecali kalmadı.

Verilen bütün sözler tutulabilirdi belki de,
Kimsenin hayalleri başladığı gibi bir son bulmadı.

Hatırlanmazdı belki gecmiş günlerin güzellikleri,
Ama düş bahçleri aynı huzuru bir kere daha  bulamadı.

Aynı heyecanlar tekrar yaşanabilirdi belki de;
Kalp göğüs kafesine bir daha o kadar dar gelmedi.

üç efes bir permatik

seni daha güzel dinleyen vardır
daha az dertli olan biri mesela

sana odaklanan, derdine ağlayan.
ben değilim, istemez miyim

ne kadar kuş uçarsa uçsun penceremin önünden
'sana uçuyordur' der, gülerim
seni özlemişimdir o an kuş sevdiğimden değil
hayır kuş da severim gerçi
ama seni sevdiğim kadar değil

aklıma geldiğin anları saçıyorum 
kola açar gibi ses çıkıyor kafamda
kuş vuruyorum, cam kırıyorum, kadın üzüyorum
ki kadın üzmek en sevdiğim eylem
kadınların çoğu annem 
annem evde bana atkı örüyor

en son en son kaç sene önceydi en son, annemi sevdiğim
ama sana zarar vermeyi ben hiç ister miyim

üstüme gelme, üstü kalsın
ne ayın üçü dördünden daha doğru, ne abim benden 
aşağılandık çünkü ruhumuz ibaret değil bir bedenden
intikam alacağım seni bana düşman edenden
yani herkesten
asıl kendimden
her gece aynı aya baktım farklı insana sarıldım
kendi cinselliğimi okşadım, banyoda, yatakta, bar tuvaletinde
üstüme iki büyük memeden daha büyük gelen bir şey vardı;
sevgin.

seneye de giyerim diye insan sevilir mi
işte ben seni öyle sevdim. 
var mısın?
varsan saatimi kurayım
dur dediğin yerde durayım
ama sen benim durduğumu gördün mü

aklıma gelmedin ki başıma gelesin,
yokluğuma alışamazsın o yüzden ölmüyorum bunlar hep blöf
ölseydim alışamazdın yokluğuma, yokluğum biraz örf
biraz adet, 
biraz kan ve biraz ped

insan sevdiğine benzermiş, ben benzeseydim sana pek eğlenirdim
hiç eğlenmiyor, aksine çok sıkılıyorum,
sana zarar veriyor
seni hiç dinlemiyorum.
acaba sen hiç dinledin mi?
elbet dinlemişsindir
kendini yoksayıp benim gönlümü eylemişsindir
anlat bunları bana anlat, yoksa göçüp gideceğim
ben her boş anımda kendimi kestim, hiçbiriniz yoktunuz
bir gece fotoğrafını çektim,
hepiniz pek coştunuz.