Sayfalar

14 Ağustos 2014 Perşembe

Her şey rayından çıkarken sen nasıl bu kadar sağlam kalabiliyorsun satürn

Bütün bu ormanları senin için yazdım
Oturarak evet
yalnız kaldığım her an özlememe kızıyorsan
Yalnız kaldığın her an intikam istiyorsun
bulanık deniz rengi gözlerinle etrafını süzüyorsun
acıdımsa kendime, evdeliğimden, sessizliğimden, bıkkınlığımdan değil
Sana gönderdiğim her mesajda biraz daha bittiğimden değil
Vapurlar köprüler, randevu evleri yetmezmiş gibi
Metrobüsün icadıyla daha da birleştirilmeye çalışılan orospu çocuğu iki kıtanın birbirine olan yabancılığından hiç değil
Kendimi uygun bir yerde dövdürüp, çocukluğuma tecavüz eden mitolojik orospuların huzurunda
öldürtemediğim için kendimi traşsız genital bölgemden,
mikrop kapıp da tüm dünyayı salgın bir hastalıkla helak edemediğim için acıyorum.
İğrendiğim ise sendin, karıştırmasın insanlar.

Güneş doğarken peşine taktığı sabah cinlerinin isimlerini saydım tek tek.
Ellerini kaldırdılar, işaret parmaklarını silah gibi yapıp
Şaşkınlığıma ateş açtılar
Görmedin beni, görsen de tanımazdın, başka boyuttaydım.
Kendimi hiç sevemediğimden mi çok sevdim seni?
Uyuşturucu bağımlılarının hislerini yavaş yavaş kaybetmesi gibi
Kayıp mı oluyorum yoksa içinde, kıyamet gününde son kez batan güneşten hallice
Ve daha nice kırık kemiğin yanlış basketbol potasına kaynamasının akabinde,
Kaldı mı kalbin? Kaldıysa kalanını da sikeyim.
hangimiz daha cani
hangimiz daha seri tükürüp de daha fazla kuş vuracak
Uzun ağaçlardan döndürüp ilmeklediğim halatı, boynuma kim takacak
istemediğim halde bahşedilen bok rengi hayatı
bomba yapıp atıyorum
kuşlara, böceklere
üç ayaklı köpeklere
Ay ışığının huzurunda, efendigene bu gece
parlamasın yıldızlar
Biraz da sen parla,
Bir bok sansın insanlar




8 Ağustos 2014 Cuma

Tanrının arabaları

Yine bir bayram arefesi sabahı,sahibini bekleyen köpekler gibi indirdiler bizi bahçeye.Tek sıra halinde dizildik,sabahtan akşama kadar bizi döven annelerimiz başımızı okşayıp özelliklerimizi sıralıyordu.Ahmet çok uslu,Ali çok akıllı falan diye zırvalandı.Yetimhane sartlarında her türlü iki yüzlülük bakiydi buna daha 5 yaşında alıştık zaten.Bir insanın görmemesi gereken çoğu şeyi görmüş,başına gelebilecek en vahim durumlarla karşı karşıya kalmıştık.

İçimizden birinin kutal kurtarıcısı geliyordu yine arabasıyla,o arabalara kendi aramızda tanrının arabları diyorduk.Özgürlük ve merhamet kapının diğer ucundaydı çünkü.Ve bizi sadece o arabalar kurtarabilirdi.Çok geçmeden bir aile gelip beni de evlat edindi.Babam İsmalil bey,albay.Annem Ayşe hanım öğretmendi.Peş peşe doğan 3 çocuklarıda ölü doğduğu için,gelip beni evlat edinmişlerdi.Çok geçmeden birbirmize alıştık ben ilk defa birine baba diyordum,onlar da ilk defa birine evladım diyordu.Tek eksiğimiz birbirimizdik zaten.Eğitim hayatım genel hayatımdan daha başarılı geçti.Yaz tatillerinde Yalova'daki yazlığımıza gidiyorduk.O yaz komşumuzun kızına aşık olmuştum.Aslında ilk defa birine aşık olmuştum.Denize giderken beni de çağırmasına,sarı saçlarına,beraber sahilde içtiğimiz gecelere bilmiyorum ama aşık olmuştum işte.İstanbul'a döndüğümüzde telefonlarımı açmayınca anladım yine başarısız olduğumu.Üzülmedim her yaz orada olacaktı çünkü.

Daha otuzuma bile basmadan yitirdim yeniden ailemi.Beni aldıkları tanrının arabasıyla kaza yaptı anne ve babam.Yine yalnız ve sersefil kaldım.Hala İsmail beyin evinde yaşıyorum Ayşe hanımın eşyalarını kullanıyorum.Arabada aldım ama bu seferki tanrının değil...

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Kozyatağın dayaz

Ya da tam anlayamadım mı seni?
Öyledir. Sonra şarkılar söylenir
Hepsi yeni baştan
Saatler hızlı , saçlarım daha hızlı
Dökülürken, her şey yeni baştanmış gibi gelir.
Kıracak zincir olsa kırardım dişimle
Dişim elimde ben yüzümde komik bi gülümsemeyle,
Kendime o halde bile biraz fazla güvenip de bir hataya düşmekten
Son anda kurtulur, kokusunu kaybetmiş gül gibi dekor olurdum.

Burada çok durdum, kaç kız unuttum
Unuttum.
Olmuyor, anlam kaybettim.

Hayatımda ilk defa seninleydim, panik oldum seni de kaybettim

Yer yer yosun olsa da deniz güzeldi aslında affet marmara sanırım ayıp ettim
Sonra bir farkettim
İstanbulda sıcakta
Nöbet gibi geçti yaz.